Yavaş Yavaş
Avrupa 06/03/2022
Putin asasını kaldırdı, savaş makineleri çalıştı ve Ukrayna’da ölüm saçtı. NATO tepki vermeye kalkıştı, Putin onlara nükleer cephaneliğini gösterdi. İnsanlığın yok edilmesi için çok fazla şeye gerek yok. Nükleer asası olan aklını yitirmiş bir lider ve mağara dönemine geri dönmek yeterlidir. Ne yazık ki çağımızda çok fazla deli var ve henüz ortaya çıkmamışa, azılı bir Hitler’in ortaya çıkması uzun sürmeyecektir.
Şu anda dokuz ülkede tahminen 13.000 nükleer başlık vardır. Rusya 6.275, ABD 5.600, Çin 350, Fransa 290, İngiltere 225, Pakistan 165, Hindistan 160, İsrail 90, Kuzey Kore 45 nükleer başlığa sahip… Bunlar resmi rakamlar… Büyük güçlerin ellerinde ne kadar kimyasal silah sakladıklarını hiç kimse bilmiyor.
Ne düşündüğünüzü biliyorum: “Kimsenin işine gelmediği için nükleer savaş asla olmayacak.” Bir Hitler hiçbir zaman ekonomik çıkarlar temelinde hareket etmez. Kuduza yakalanması halinde, her türlü ideoloji, buna dini de dahil, bir ölüm makinesine dönüşür. Eğer Hitlerin “Kavgam” kitabını okumuşsanız, hastalığının seyrini bizzat kendisinin yazdığını göreceksiniz. İlk başta, Yahudilerle ilgili çok olumlu bir izlenime sahip olmasa da toplumun onlara karşı düşmanca tutumunu kabul etmiyordu. Viyana’daki Yahudi toplumuna yanaştı ve onlarla birçok görüşme yaptı. Bu süreçte birçoğunun Marksist olduğunu keşfetti. Uzun süre kendi içinde savaştı ve bir noktada milliyetçi egosu galip geldi ve öfkesine yenik düştü. Tıpkı kitabında “yavaş yavaş onlardan nefret etmeye başladım” (3. Bölüm) diye yazmış olduğu gibi... Aynı bölümü, Yahudilere karşı tutumunun, Tanrının bir istediği olduğu iddiasıyla bitirir.
Gece yavaş yavaş gündüze geçer. Milliyetçi, yavaş yavaş faşist ve ırkçı olur. Mülteci akınına ilişkin şikayetler, yavaş yavaş dikenli tellere, ardından duvarlara, sonra açık denizlere sürülmeye, sonrasında da göçmen cinayetlerine dönüşür. Irk, bayrak ve din, yavaş yavaş tüm evrensel değerlerin üstüne çıkar. Tiksinme yavaş yavaş nefrete, nefret deliliğe dönüşür ve savaş kutsal hale gelir. Tanrının kendisini yönlendirdiğine inanan bir insanın, ulaşabileceği bir sınır yoktur ve tanrısı insan kanı için kudurmuştur. Eğer bu tür psikoza sahip bir kişi çabucak teşhis edilir ve deli gömleği giyerse, insanlığın korkacak bir şeyi olmaz. Ancak dikkatten kaçarsa ve nükleer silahlara sahip bir devletin lideri olur, o zaman felaketin boyutu büyük olur.
Şimdi Ukrayna’daki savaşla birlikte karşımıza büyük bir soru çıkıyor: “Bizimle misin, yoksa diğerleriyle mi?” Siz kimsiniz, diğerleri kim? Hangi milliyetçi psikiyatri kanadını destekleyeceğimi seçmeliyim. Eğer bunu yaparsam, benim de bir deli gömleğine ihtiyacım olduğu söylenecektir. Ben tüm hastaların enternasyonalizme, barışa ve halkların iş birliğine, dünyanın ve insanlığın iyiliğine inandığı başka bir kanattayım. Bizim kanatta, savaşlara ve şiddetin her türlüsüne karşıyız. Hastalar genellikle birçok teorik konuda birbirleriyle çekişseler de bu, nispeten sessiz bir odadır. Biri, iyileşmek için pencerenin sağa, yatağına doğru taşınması gerektiğine inanırken, diğeri yatağın sola, pencereye doğru taşınması gerektiğini düşünür. Oda yavaş yavaş boşanır. Sırası gelen, hüsran kapısını açar ve gider…
Eğer gerçeğimiz, kontrol haberlerinin bize gösterdiğine dayanıyorsa, o zaman tüm Ukraynalılar Neonazi, tüm Ruslar oligarşi yanlısı, tüm Avrupalılar NATO yanlısı, tüm Türkler bozkurt, tüm Yunanlar milliyetçi, tüm Araplar İslami devlet yanlısı, tüm Amerikalılar da Ku Klux Klan’dır. Bunu anlamamız ne kadar zor? Enternasyonalizmin dünyayı birleştirmek istediğini, milliyetçiliğin de onu bölmek istediğini anlamamız ne kadar zor? Hayatımızın bundan sonraki yıllarında, sabahları uyanıp sevişmeyi mi tercih ettiğimize, yoksa ıssız bir gezegende bir somun kanserojen ekmek için sopayla insanlara vurmayı mı istediğinize karar vermek ne kadar zor?
Milliyetçi kanat aşırı kalabalık olduğu sürece, yavaş yavaş başka bir savaşın çıkacağından, yavaş yavaş nükleer silahların kullanılacağından ve aniden yok olacağımızdan hiç şüphem yok. Bu gerçekleşene kadar, kendi kanadımızda usulca sevişeceğiz.
Tony Angastiniotis
Avrupa 06/03/2022
Putin asasını kaldırdı, savaş makineleri çalıştı ve Ukrayna’da ölüm saçtı. NATO tepki vermeye kalkıştı, Putin onlara nükleer cephaneliğini gösterdi. İnsanlığın yok edilmesi için çok fazla şeye gerek yok. Nükleer asası olan aklını yitirmiş bir lider ve mağara dönemine geri dönmek yeterlidir. Ne yazık ki çağımızda çok fazla deli var ve henüz ortaya çıkmamışa, azılı bir Hitler’in ortaya çıkması uzun sürmeyecektir.
Şu anda dokuz ülkede tahminen 13.000 nükleer başlık vardır. Rusya 6.275, ABD 5.600, Çin 350, Fransa 290, İngiltere 225, Pakistan 165, Hindistan 160, İsrail 90, Kuzey Kore 45 nükleer başlığa sahip… Bunlar resmi rakamlar… Büyük güçlerin ellerinde ne kadar kimyasal silah sakladıklarını hiç kimse bilmiyor.
Ne düşündüğünüzü biliyorum: “Kimsenin işine gelmediği için nükleer savaş asla olmayacak.” Bir Hitler hiçbir zaman ekonomik çıkarlar temelinde hareket etmez. Kuduza yakalanması halinde, her türlü ideoloji, buna dini de dahil, bir ölüm makinesine dönüşür. Eğer Hitlerin “Kavgam” kitabını okumuşsanız, hastalığının seyrini bizzat kendisinin yazdığını göreceksiniz. İlk başta, Yahudilerle ilgili çok olumlu bir izlenime sahip olmasa da toplumun onlara karşı düşmanca tutumunu kabul etmiyordu. Viyana’daki Yahudi toplumuna yanaştı ve onlarla birçok görüşme yaptı. Bu süreçte birçoğunun Marksist olduğunu keşfetti. Uzun süre kendi içinde savaştı ve bir noktada milliyetçi egosu galip geldi ve öfkesine yenik düştü. Tıpkı kitabında “yavaş yavaş onlardan nefret etmeye başladım” (3. Bölüm) diye yazmış olduğu gibi... Aynı bölümü, Yahudilere karşı tutumunun, Tanrının bir istediği olduğu iddiasıyla bitirir.
Gece yavaş yavaş gündüze geçer. Milliyetçi, yavaş yavaş faşist ve ırkçı olur. Mülteci akınına ilişkin şikayetler, yavaş yavaş dikenli tellere, ardından duvarlara, sonra açık denizlere sürülmeye, sonrasında da göçmen cinayetlerine dönüşür. Irk, bayrak ve din, yavaş yavaş tüm evrensel değerlerin üstüne çıkar. Tiksinme yavaş yavaş nefrete, nefret deliliğe dönüşür ve savaş kutsal hale gelir. Tanrının kendisini yönlendirdiğine inanan bir insanın, ulaşabileceği bir sınır yoktur ve tanrısı insan kanı için kudurmuştur. Eğer bu tür psikoza sahip bir kişi çabucak teşhis edilir ve deli gömleği giyerse, insanlığın korkacak bir şeyi olmaz. Ancak dikkatten kaçarsa ve nükleer silahlara sahip bir devletin lideri olur, o zaman felaketin boyutu büyük olur.
Şimdi Ukrayna’daki savaşla birlikte karşımıza büyük bir soru çıkıyor: “Bizimle misin, yoksa diğerleriyle mi?” Siz kimsiniz, diğerleri kim? Hangi milliyetçi psikiyatri kanadını destekleyeceğimi seçmeliyim. Eğer bunu yaparsam, benim de bir deli gömleğine ihtiyacım olduğu söylenecektir. Ben tüm hastaların enternasyonalizme, barışa ve halkların iş birliğine, dünyanın ve insanlığın iyiliğine inandığı başka bir kanattayım. Bizim kanatta, savaşlara ve şiddetin her türlüsüne karşıyız. Hastalar genellikle birçok teorik konuda birbirleriyle çekişseler de bu, nispeten sessiz bir odadır. Biri, iyileşmek için pencerenin sağa, yatağına doğru taşınması gerektiğine inanırken, diğeri yatağın sola, pencereye doğru taşınması gerektiğini düşünür. Oda yavaş yavaş boşanır. Sırası gelen, hüsran kapısını açar ve gider…
Eğer gerçeğimiz, kontrol haberlerinin bize gösterdiğine dayanıyorsa, o zaman tüm Ukraynalılar Neonazi, tüm Ruslar oligarşi yanlısı, tüm Avrupalılar NATO yanlısı, tüm Türkler bozkurt, tüm Yunanlar milliyetçi, tüm Araplar İslami devlet yanlısı, tüm Amerikalılar da Ku Klux Klan’dır. Bunu anlamamız ne kadar zor? Enternasyonalizmin dünyayı birleştirmek istediğini, milliyetçiliğin de onu bölmek istediğini anlamamız ne kadar zor? Hayatımızın bundan sonraki yıllarında, sabahları uyanıp sevişmeyi mi tercih ettiğimize, yoksa ıssız bir gezegende bir somun kanserojen ekmek için sopayla insanlara vurmayı mı istediğinize karar vermek ne kadar zor?
Milliyetçi kanat aşırı kalabalık olduğu sürece, yavaş yavaş başka bir savaşın çıkacağından, yavaş yavaş nükleer silahların kullanılacağından ve aniden yok olacağımızdan hiç şüphem yok. Bu gerçekleşene kadar, kendi kanadımızda usulca sevişeceğiz.
Tony Angastiniotis