Unutma çağı
Avrupa 6/11/2022
Hükümet’in, EOKA A ve EOKA B’nin lideri Grivas’ın müzesini yapmak için büyük bir fon ayırmayı başarmasından dolayı, bu günlerde çok fazla mırıldanma var. Esasen tepki, fonun, sözde sosyalist bir parti olan EDEK ve parti kurmayları, 1974’te Başpiskopos Makarios’a karşı yapılan darbeye karşı direnen sözde merkezci bir parti olan DİKO tarafından desteklenmesi nedeniyle geldi. Yıllar geçti ve doğal olarak bu partilerin direnişçileri, elbette hayatta olanlar, artık partilerinin aktif üyeleri değildirler...
En başından alalım… Grivas kimdi? Aslen Kıbrıslı olan Grivas, Yunan ordusu subayıydı… 1940’taki Küçük Asya Seferi’nde ve İtalyanlara karşı Arnavut cephesinde yer aldı. Yunanistan’ın Alman Nazileri tarafından işgal edilmesiyle birlikte Atina’da işgalci güçle iş birliği yapan ve Nazilere direnen Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne karşı savaşan faşist Örgüt “X’i” kurdu. Kısacası, örgütünün üyeleri işgalci gücün iş birlikçisiydi ve Grivas da baş işbirlikçi idi. Grivas’ın birkaç Kıbrıslı milliyetçi yandaşının Neo-Nazi olması ve duvarları gamalı haçlarla doldurması bizi şaşırtmamalı…
1955 yılında Makarios, Kıbrıs’ı Yunanistan ile birleştirmek amacıyla İngilizlere karşı savaşmak üzere, Grivas’ı Kıbrıs’a getirdi. EOKA’nın İngilizlere karşı eyleminin yanı sıra anti-komünist Grivas sola karşı da savaşır… Birkaç Kıbrıslı sendikacı, hain oldukları iddiasıyla EOKA tarafından öldürülür… Bu asla kanıtlanmamıştır, zira bir örgüte ancak içeriden ihanet edilebilir. Kıbrıslı Türklerin çok iyi bildiği Kofinou’daki (Geçitkale) üzücü olayların ardından Grivas Kıbrıs’tan kovulur ve 1971’de Başpiskopos Makarios’u devirmeyi ve ENOSİS’i dayatmayı amaçlayan EOKA B’yi kurmak için geri döner... EOKA B’nin faaliyetleri bilinmektedir. Cinayetler, dayaklar, karakolların havaya uçurulması ve nihayetinde felaketi getiren 15 Temmuz 1974 darbesi… Grivas darbeden birkaç ay önce ölmüş olmasına rağmen, yandaşları, ellerinde kalaşnikoflarla, masum insanları takip etti, onlara tecavüz etti ve öldürdü… Maratha (Muratağa), Aloa (Atlılar) ve Sandallaris’de (Sandallar) toplu infazlar yapıldı…
Makarios, artık bölünmüş olan Kıbrıs’a geri döndüğünde, birlik adına bu katilleri kelimenin tam anlamıyla affetti. Bu katiller, herhangi bir siyasi haktan mahrum bırakılmadı… Böylece, politika ile uğraşmaya ve devlette makam talep etmeye devam ettiler… Toplum artık Türkiye’nin işgaline vurgu yaparak, unutma çağına geçti… Grivas ve EOKA’cıların rolü yavaş yavaş unutuldu… Mezarına tükürmek yerine, çelenk koyarak onu bir kahraman olarak onurlandırdılar.
Bugünlerdeki mırıldanmaya dönecek olursak… Grivas adına bir müze yapılması için fon… Kıbrıs’ta, neredeyse her kasaba veya köyde, adı Yorgos Grivas Digenis olan bir sokak ya da cadde mutlaka vardır... Devletin parasıyla yapılan yollar… Politikacılar, anıtına çelenk koyup milli marş okurlar… Örgütü, İngilizlerden çok Kıbrıslıları öldüren bu anti-komünist Nazi iş birlikçisi, vatanın onurlu bir evladıdır. Devletin binlerce Euro’su her yıl, Kıbrıs’ı felakete götüreni onurlandırmak için boşa harcanıyor ve müzenin fonunu onaylayanlar haklı olarak protesto edilseler de toplumumuzun içine düştüğü tarihi unutulmuşluk karşısında bu, daha az kötülükten başka bir şey değil…
Tarihe, gözlerimizi kırpmadan bakmak istiyorsak, unutmanın ete kemiğe büründüğü fonun biraz daha gerisine bakmamız gerekiyor. Unutmanın hüküm sürdüğü ve iradesini dayatacak bir kalaşnikof’a bile ihtiyaç duymadan, çalışmaların amansızca sürdüğü yere... Soru, EDEK ve DİKO’nun fona neden onay verdiği olmamalıydı… Asıl soru şu olmalıydı: “Bu halk onca yaşanmışlıkla nasıl oldu da bir EOKA’cının ülkeyi yönetmesine izin verdi?” Bu soruya cevap verilirse, çıplak gerçeği öğreneceğiz…
Tony Angastiniotis
Avrupa 6/11/2022
Hükümet’in, EOKA A ve EOKA B’nin lideri Grivas’ın müzesini yapmak için büyük bir fon ayırmayı başarmasından dolayı, bu günlerde çok fazla mırıldanma var. Esasen tepki, fonun, sözde sosyalist bir parti olan EDEK ve parti kurmayları, 1974’te Başpiskopos Makarios’a karşı yapılan darbeye karşı direnen sözde merkezci bir parti olan DİKO tarafından desteklenmesi nedeniyle geldi. Yıllar geçti ve doğal olarak bu partilerin direnişçileri, elbette hayatta olanlar, artık partilerinin aktif üyeleri değildirler...
En başından alalım… Grivas kimdi? Aslen Kıbrıslı olan Grivas, Yunan ordusu subayıydı… 1940’taki Küçük Asya Seferi’nde ve İtalyanlara karşı Arnavut cephesinde yer aldı. Yunanistan’ın Alman Nazileri tarafından işgal edilmesiyle birlikte Atina’da işgalci güçle iş birliği yapan ve Nazilere direnen Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne karşı savaşan faşist Örgüt “X’i” kurdu. Kısacası, örgütünün üyeleri işgalci gücün iş birlikçisiydi ve Grivas da baş işbirlikçi idi. Grivas’ın birkaç Kıbrıslı milliyetçi yandaşının Neo-Nazi olması ve duvarları gamalı haçlarla doldurması bizi şaşırtmamalı…
1955 yılında Makarios, Kıbrıs’ı Yunanistan ile birleştirmek amacıyla İngilizlere karşı savaşmak üzere, Grivas’ı Kıbrıs’a getirdi. EOKA’nın İngilizlere karşı eyleminin yanı sıra anti-komünist Grivas sola karşı da savaşır… Birkaç Kıbrıslı sendikacı, hain oldukları iddiasıyla EOKA tarafından öldürülür… Bu asla kanıtlanmamıştır, zira bir örgüte ancak içeriden ihanet edilebilir. Kıbrıslı Türklerin çok iyi bildiği Kofinou’daki (Geçitkale) üzücü olayların ardından Grivas Kıbrıs’tan kovulur ve 1971’de Başpiskopos Makarios’u devirmeyi ve ENOSİS’i dayatmayı amaçlayan EOKA B’yi kurmak için geri döner... EOKA B’nin faaliyetleri bilinmektedir. Cinayetler, dayaklar, karakolların havaya uçurulması ve nihayetinde felaketi getiren 15 Temmuz 1974 darbesi… Grivas darbeden birkaç ay önce ölmüş olmasına rağmen, yandaşları, ellerinde kalaşnikoflarla, masum insanları takip etti, onlara tecavüz etti ve öldürdü… Maratha (Muratağa), Aloa (Atlılar) ve Sandallaris’de (Sandallar) toplu infazlar yapıldı…
Makarios, artık bölünmüş olan Kıbrıs’a geri döndüğünde, birlik adına bu katilleri kelimenin tam anlamıyla affetti. Bu katiller, herhangi bir siyasi haktan mahrum bırakılmadı… Böylece, politika ile uğraşmaya ve devlette makam talep etmeye devam ettiler… Toplum artık Türkiye’nin işgaline vurgu yaparak, unutma çağına geçti… Grivas ve EOKA’cıların rolü yavaş yavaş unutuldu… Mezarına tükürmek yerine, çelenk koyarak onu bir kahraman olarak onurlandırdılar.
Bugünlerdeki mırıldanmaya dönecek olursak… Grivas adına bir müze yapılması için fon… Kıbrıs’ta, neredeyse her kasaba veya köyde, adı Yorgos Grivas Digenis olan bir sokak ya da cadde mutlaka vardır... Devletin parasıyla yapılan yollar… Politikacılar, anıtına çelenk koyup milli marş okurlar… Örgütü, İngilizlerden çok Kıbrıslıları öldüren bu anti-komünist Nazi iş birlikçisi, vatanın onurlu bir evladıdır. Devletin binlerce Euro’su her yıl, Kıbrıs’ı felakete götüreni onurlandırmak için boşa harcanıyor ve müzenin fonunu onaylayanlar haklı olarak protesto edilseler de toplumumuzun içine düştüğü tarihi unutulmuşluk karşısında bu, daha az kötülükten başka bir şey değil…
Tarihe, gözlerimizi kırpmadan bakmak istiyorsak, unutmanın ete kemiğe büründüğü fonun biraz daha gerisine bakmamız gerekiyor. Unutmanın hüküm sürdüğü ve iradesini dayatacak bir kalaşnikof’a bile ihtiyaç duymadan, çalışmaların amansızca sürdüğü yere... Soru, EDEK ve DİKO’nun fona neden onay verdiği olmamalıydı… Asıl soru şu olmalıydı: “Bu halk onca yaşanmışlıkla nasıl oldu da bir EOKA’cının ülkeyi yönetmesine izin verdi?” Bu soruya cevap verilirse, çıplak gerçeği öğreneceğiz…
Tony Angastiniotis