TONY-DIRECT
  • αρχικη
  • Γυμνη Αληθεια
  • Çıplak Gerçek
  • ΒΙΒΛΙΟ
  • ΚΕΙΜΕΝΑ
  • video
  • Επαφη-Contact

Çıplak Gerçek

Picture
Ölüm yürüyüşü
Avrupa 10/07/2022

​​
Gerçek tarih ölülerin sessizliğinden yapılır
Etien Ray
 
 
Aşağıdaki metin, 2004 yılında “Kanın Sesi” belgeselinin çekimleri için toplu mezarlara yaptığım ilk ziyaretimi not ettiğim kitabımdan bir alıntıdır.
 

Katiller 1974’te, ölüm yürüyüşüne Peristeronopigi’den başladılar… Şimdi zihnimde cenaze alayını canlandırıyorum.  Onların gördükleri manzarayı görüyorum, yılın aynı zamanı… Her şey yerli yerinde… Muratağa’ya vardığımda yavaşladım, ancak durmadım. Katillerin düşüncelerinin izini sürmeye çalışıyorum... Şimdi hayatımın yolculuğunun, sonsuza dek onlarınki ile birleşeceğini hissederek, titriyorum. Artık onlar benim gölgeme, ben de onlarınkine katlanmak zorunda kalacağım… İnsan türüne ait olduğum için, kendi içime bakıp utançtan iğrendiğim an...
 

Katillerin zihnindeki karanlık çok yoğun… Deniyorum ama onların sinir sistemlerindeki sapkınlığı göremiyorum. Merak ediyorum: “Otobüstesin, elinde otomatik şarjör var, bebekleri, çocukları, anneleri, babaları, dedeleri, neneleri öldürmeye hazırsın... O an ne hissediyorsun? Vatanı daha yeni böldün ve durmaksızın planına devam ediyorsun... Hangi okul, hangi kilise, hangi peder seni bu kadar nefretle doldurdu?  Göster bana... Söylesene katil, tetiği tutan ellerin titriyor mu? Vicdanının soğuk teri bir an için bile olsa seni ürpertti mi, yoksa yalnızca bunu yapabildiğin için mi onları öldürdün?

 
Sessizlik... Koyu karanlığın içinde bir pişmanlık belirtisi göremiyorum. Cevabım yok... Doğu’ya, Sandallar’a kadar devam ettim... Katliamın kurbanlarının mezarlığını geçtim, biraz daha aşağıda, çamların arasında sessizlik içinde olan küçük okula rastladım… Köyün, yarısı yıkılmış olan tuğla evlerine ulaşana kadar devam ettim. Sandallar’da da durmadım. Atlılarda duran silahların rotasına tutundum. Sandallar gibi Atlılar’da da evlerin çoğunun yarısı yıkılmıştı ve köy sakinleri az sayıdaydı... Kentleşmeden değil, yok oluştan kaynaklanan bir ıssızlık hakimdi…
 

Hayal gücümle, yıkılan evleri yeniden inşa ettim, köyü insan ve çocuk sesleriyle doldurdum. Tarladan sürüyle dönen baba, hellim yapan anne, yaz aylarında tatillerini dedeleri ve neneleriyle geçirmek için gelen ve tarlalarda kaygısız koşan çocuklar…Mesarya ovasında bir Kıbrıs köyü…
 

Atlılar mezarlığına park edip kamerayı kurmanın zamanının geldiğine karar verdim. Solda, gri bir levha üzerinde, diğer şeylerin yanı sıra, Başpiskopos Makarios’un Ağustos 1964 tarihli ifadesinin yer aldığı bir yazıt var: “Eğer Türkiye Kıbrıslı Türkleri kurtarmak için gelmezse, Türkiye kurtaracak Kıbrıslı Türk bulmayacak.” Ölülerin isimlerinin yazılı olduğu levhalara doğru yürüdüm. Beş basamak çıktım. Beş basamak çıktığımı asla unutmayacağım, çünkü daha önce hiç bu kadar hızlı hızlı çarpan bir kalple merdiven çıkmamıştım. Beşinci adımı atıp zirveye çıktığımda, neredeyse kalbim duracaktı. Ruhumun nehirlerini dolduran hıçkırıklara hâkim olmam imkansızdı. Üzüntüden mi, utançtan mı, yoksa öfkeden mi ağlıyordum, hatırlamıyorum… Ancak vücudumu bir canavar gibi delip beni paramparça eden acıyı hatırlıyorum. İsimlerini ve yaşlarını tek tek okudum. Bütün çocukları tanıyordum, bitmeyen kabuslarda tanışmıştık. Beni bu zor duruma, hayatlarının son gününü kaydetmem için getiren kendi çağrılarıydı.
 

Gözüm Selden’in ismine takıldı. Henüz on altı günlüktü. Hemen aklıma kızım Nefeli geldi. Sabah onu, tıpkı Selden’in de o sabah yapacağı gibi, annesinin memesinden tutkuyla yaşam emerken hayal ettim. Gerçekten, savunmasız kadınları, çocukları, bebekleri, silahsız yaşlı köylüleri nasıl öldürüp, affedilebildiler?

Tony Angastiniotis
Çıplak Gerçek
Proudly powered by Weebly
  • αρχικη
  • Γυμνη Αληθεια
  • Çıplak Gerçek
  • ΒΙΒΛΙΟ
  • ΚΕΙΜΕΝΑ
  • video
  • Επαφη-Contact