Imagine
Avrupa 13/11/2022
“Çünkü hava karardı, barbarlar gelmedi.
ve sınır boyundan dönen habercilere göre,
barbarlar diye kimseler yokmuş artık.
Peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?”
Konstantinos Kavafis
Bölünme her gün, sistematik olarak ileri götürülüyor… Liderler iki toplumu birbirine yakınlaştırmaya yönelik her türlü çabaya engel oluyorlar… Bölücü siyasetin yeni kurbanı Imagine oldu. 2017 yılında başlayan, okullarda barış kültürünün yetiştirilmesini konu alan ve bugüne kadar altı binden fazla öğrencinin katıldığı iki toplumlu Imagine eğitim programı, Kıbrıs Türk liderliği tarafından durduruldu. Çevirisini okuduğum açıklamada şöyle deniliyor: “Egemen eşitliğe dayalı politikamızla çelişebilecek unsurları ileri götürme imkânı yaratılıyor.”
Yarım asır sonra, her iki toplumdaki baskın milliyetçi gruplar hala Kıbrıslıları ayrı tutmaya çalışıyor... Ayrı derken, yalnızca coğrafi anlamı değil, aynı zamanda duygusal anlamı da kast ediyorum… Nefreti ve anlaşmazlığı muhafaza etmeleri gerekiyor, ancak Imagine gibi bir program bunu bozuyor… Bir çocuk okula gittiği on iki yıl boyunca “ötekilerin” ne kadar barbar olduğunu öğrenirken, aynı zamanda “ötekiler” ile tanıştığında “ötekilerin” kuyruklarının olmadığını, dört ayak üzerinde yürümediklerini ve insan yiyici olmadıklarını keşfettiği bir programa nasıl katılabilir? Tüm anlatı bozuluyor…
Gençlerin algısı okul sıralarında oluşuyor, bu yüzden sık sık söylüyorum, eğitimi kontrol edenler vicdanları yönlendiriyor, toplumun algısını şekillendiriyor. Kıbrıs sorunu ve resmi tarih anlatısı sınıflarda, milliyetçiliğin hizmet ettiği şekilde, süslü sepetteki zehirli bir elma gibi servis edildi. Imagine gibi programlar panzehirdir, uyuyan güzeli uyandıran prensin öpücüğüdür… Ancak bu uyanış milliyetçiliğin işine gelmez… Nefretin sonsuza dek sürmesini ve her sahtekârın tezgâhında olmasını istiyor... Bu durumun devam etmesi halinde, bir gün barikatların da kapanmasına hiç şaşırmam... Aşırı sağcı Kıbrıslı Rumlar yıllardır bunu istiyorlar… ENOSİS vizyonunu terk etmeyelim diye birbirimizle herhangi bir temas kurmamızı istemiyorlar, fethetme ve egemenlik istiyorlar... Kapalı Maraş şehrinin bu liderliğin dönemde açılması ya da güya göçmen akışını durdurmak için dikenli tel örgüler örmeleri tesadüf değildir…
Bir önceki nesilde başlayan kanlı milliyetçilikten yeni nesil sorumlu değildir… Babalarımızın ve dedelerimizin yaptıkları, çocuklarımızın suçu değildir... Nefret tohumları ekilirken, silahlar patlarken, yeni nesil orada değildi… Imagine’ın olmadığı, bölünmüş bir vatana doğdular... Milliyetçilik hâkim olmadan önce, çoğu kişinin yaşadığı karma köyleri, ortak bayramları ve dostlukları yaşamadılar… Çıplak gerçek şu ki, bunca yıldan sonra egemen milliyetçilik, çaba sarf etse de yeni nesli hala istemiyor…
Imagine’ı ve tüm Imagine’ları engellemek istiyoruz, zira gençlerin gerçeğin öteki yarısını öğrenmesini istemiyoruz... Tüm anlatıları ve tüm gerçekleri deşifre edip, sorumlulukların tüm topluma değil, her toplumun bir kısmına ait olduğunu keşfetmelerini istemiyoruz… Maratha (Muratağa), Sandallari (Sandallar) ve Aloa’daki (Atlılar) toplu mezarların başında durduğumda benim yaşadığım şoku yaşamasınlar. Kendi atalarının işlediği suçları öğrenmelerine izin vermeyin, çünkü o zaman anlatı çökecek... ve barbarlar olmadan nasıl yaşayacaklar…
Tony Angastiniotis
Avrupa 13/11/2022
“Çünkü hava karardı, barbarlar gelmedi.
ve sınır boyundan dönen habercilere göre,
barbarlar diye kimseler yokmuş artık.
Peki, biz ne yapacağız şimdi barbarlar olmadan?”
Konstantinos Kavafis
Bölünme her gün, sistematik olarak ileri götürülüyor… Liderler iki toplumu birbirine yakınlaştırmaya yönelik her türlü çabaya engel oluyorlar… Bölücü siyasetin yeni kurbanı Imagine oldu. 2017 yılında başlayan, okullarda barış kültürünün yetiştirilmesini konu alan ve bugüne kadar altı binden fazla öğrencinin katıldığı iki toplumlu Imagine eğitim programı, Kıbrıs Türk liderliği tarafından durduruldu. Çevirisini okuduğum açıklamada şöyle deniliyor: “Egemen eşitliğe dayalı politikamızla çelişebilecek unsurları ileri götürme imkânı yaratılıyor.”
Yarım asır sonra, her iki toplumdaki baskın milliyetçi gruplar hala Kıbrıslıları ayrı tutmaya çalışıyor... Ayrı derken, yalnızca coğrafi anlamı değil, aynı zamanda duygusal anlamı da kast ediyorum… Nefreti ve anlaşmazlığı muhafaza etmeleri gerekiyor, ancak Imagine gibi bir program bunu bozuyor… Bir çocuk okula gittiği on iki yıl boyunca “ötekilerin” ne kadar barbar olduğunu öğrenirken, aynı zamanda “ötekiler” ile tanıştığında “ötekilerin” kuyruklarının olmadığını, dört ayak üzerinde yürümediklerini ve insan yiyici olmadıklarını keşfettiği bir programa nasıl katılabilir? Tüm anlatı bozuluyor…
Gençlerin algısı okul sıralarında oluşuyor, bu yüzden sık sık söylüyorum, eğitimi kontrol edenler vicdanları yönlendiriyor, toplumun algısını şekillendiriyor. Kıbrıs sorunu ve resmi tarih anlatısı sınıflarda, milliyetçiliğin hizmet ettiği şekilde, süslü sepetteki zehirli bir elma gibi servis edildi. Imagine gibi programlar panzehirdir, uyuyan güzeli uyandıran prensin öpücüğüdür… Ancak bu uyanış milliyetçiliğin işine gelmez… Nefretin sonsuza dek sürmesini ve her sahtekârın tezgâhında olmasını istiyor... Bu durumun devam etmesi halinde, bir gün barikatların da kapanmasına hiç şaşırmam... Aşırı sağcı Kıbrıslı Rumlar yıllardır bunu istiyorlar… ENOSİS vizyonunu terk etmeyelim diye birbirimizle herhangi bir temas kurmamızı istemiyorlar, fethetme ve egemenlik istiyorlar... Kapalı Maraş şehrinin bu liderliğin dönemde açılması ya da güya göçmen akışını durdurmak için dikenli tel örgüler örmeleri tesadüf değildir…
Bir önceki nesilde başlayan kanlı milliyetçilikten yeni nesil sorumlu değildir… Babalarımızın ve dedelerimizin yaptıkları, çocuklarımızın suçu değildir... Nefret tohumları ekilirken, silahlar patlarken, yeni nesil orada değildi… Imagine’ın olmadığı, bölünmüş bir vatana doğdular... Milliyetçilik hâkim olmadan önce, çoğu kişinin yaşadığı karma köyleri, ortak bayramları ve dostlukları yaşamadılar… Çıplak gerçek şu ki, bunca yıldan sonra egemen milliyetçilik, çaba sarf etse de yeni nesli hala istemiyor…
Imagine’ı ve tüm Imagine’ları engellemek istiyoruz, zira gençlerin gerçeğin öteki yarısını öğrenmesini istemiyoruz... Tüm anlatıları ve tüm gerçekleri deşifre edip, sorumlulukların tüm topluma değil, her toplumun bir kısmına ait olduğunu keşfetmelerini istemiyoruz… Maratha (Muratağa), Sandallari (Sandallar) ve Aloa’daki (Atlılar) toplu mezarların başında durduğumda benim yaşadığım şoku yaşamasınlar. Kendi atalarının işlediği suçları öğrenmelerine izin vermeyin, çünkü o zaman anlatı çökecek... ve barbarlar olmadan nasıl yaşayacaklar…
Tony Angastiniotis