Ajan 007 ve bölünme
Avrupa 18/09/2022
Bu adada artık beni hiçbir şey şaşırtmıyor. Andreas Soutziis, Ajan 007 gibi yakalanıp tutuklandı. Andreas’ın yakalanmasının, başarılı bir casus yakalama operasyonu olarak tarihe geçeceğinden ve popüler bir Netflix dizisi olacağından şüphem yok. Mantığım bana, yanlış anlaşılmanın, bir iki gün içinde ortadan kalkacağını ve meselenin kapanacağını söylüyordu. Oysa bunun yerine, orta yaşlı bir adam, bir tür güç gösterisi için mahkemelere sürükleniyor. Bu sahne bana barikatların açılmasından önceki zamanları hatırlatıyor.
Her iki toplumdaki hareketler yakından takip edilirse, aslında iktidardaki sağ güçlerin gün geçtikçe bölünmeyi pekiştirdiklerini rahatlıkla görebiliriz. Ne de olsa toplumlar arası kargaşanın başladığı günden bugüne kadar hayalleri buydu. Milliyetçi çatışmaların getirdiği felaketlere rağmen, her türlü suçu içeren bir menüyle -cinayetler, tecavüzler, silahlı çatışmalar, savaş, göçmenlik, işgal- bir yandan ENOSİS diğer yandan Taksim hedeflerinden asla vazgeçmediler. Zaman onların düşmanı değildi. Eğitimi kontrol ediyorlar ve nefretle ve yarı gerçeklerle dolu tarihi anlatıyla birlikte gelecek nesilleri kirletmeye devam ediyorlar.
Bugünlere kadar geldik, ancak ne projeler ne de söylemler değişti… Belki de tek fark, Kıbrıslı Rumların da artık, bölünmenin sadece karşı tarafın bir politikası olmadığını anlamaya başlamış olmalarıdır. Tıpkı Kıbrıslı Türklerin, Tassos Papadopulos’un Annan Planı’na destek verenlere orta parmağını kaldırmasıyla ve statükoyu korumayı başarmasıyla fark ettikleri gibi... Dümende hangi lider olursa olsun, bölünme siyaseti her zaman Kıbrıslı milliyetçilerin yol gösterici çizgisi olmuştur.
Anastasiadis, Mevlüt Çavuşoğlu’na, Başpiskopos Hrisostomos’a ve gazeteci Andreas Parashos’a, iki devlet politikasını ileri götürdüğünü söyledi. Daha sonra hepsini yalancılıkla suçladı. En azından Tatar ve Türkiye, iki devletten başka bir şey görüşmediklerini kabul ediyorlar. Kapalı Maraş şehrini de açıp BM’nin tüm kararlarını cehennemin dibine gönderdiler. Özür dilemeden, amaçlarını gerçekleştirmek için amansızca ilerliyorlar. Geçtiğimiz günlerde Türk askerleri, bunca zaman Denia bölgesinde sorunsuz bir şekilde koyunlarını otlatan bir çobanı taşladılar, ardından da ajan 007, Andrea Soutziis tutuklandı. Bunlar tesadüf müdür? Acaba barikatlarda bir yerde “telsiz ve harita kullanmak yasaktır” yazan bir tabela var mıdır? Gerçek casusların nasıl kullanılacağını bildiği ve harita üzerinde hiçbir şey işaretlemeye gerek duymadığı Google maps’ın olduğu bir çağından bahsediyoruz. Uydular ve casus kamyonetler var ama Kıbrıs Rum istihbaratı Andreas Soutziis’i askeri bölgeleri işaretlemeye gönderdi.
Nikos Anastasiadis, iki devletli bir çözüm istediğini kabul etmese de, bir yandan Güven Artırıcı Önlemlerle ilgili öneriler yaparken, diğer yandan İsrail’den kameralarla ve dikenli teller örerek silahlı korumalarla Ara Bölgeyi idare ediyor. Göçmen akışını kontrol etme bahanesiyle aslında iki toplum arasına bir duvar örüyor. Binlerce değil, milyonlarca Euro’luk bir yatırımdan bahsediyoruz. Geçici önlemler için milyonları çöpe atmazsın… Silaha sarılıp adayı bölenlerin yeniden birleşme çözümünü istemeleri mantıklı olmazdı. Geçmişleriyle tutarlı olmayacaklardı.
Çıplak gerçek, geçici olanın, yıllar içinde kural olarak yerleşmiş olmasıdır. Gerçek bir çözüm olmadığı sürece düşmanlar olacaktır. Barış içinde bir arada yaşamayı ve tarihi gerçeği arayanlar, hain casuslar ve Devletin düşmanları olarak damgalanacaklar... Bu, bölünme anlamına gelecek...
Tony Angastiniotis
Avrupa 18/09/2022
Bu adada artık beni hiçbir şey şaşırtmıyor. Andreas Soutziis, Ajan 007 gibi yakalanıp tutuklandı. Andreas’ın yakalanmasının, başarılı bir casus yakalama operasyonu olarak tarihe geçeceğinden ve popüler bir Netflix dizisi olacağından şüphem yok. Mantığım bana, yanlış anlaşılmanın, bir iki gün içinde ortadan kalkacağını ve meselenin kapanacağını söylüyordu. Oysa bunun yerine, orta yaşlı bir adam, bir tür güç gösterisi için mahkemelere sürükleniyor. Bu sahne bana barikatların açılmasından önceki zamanları hatırlatıyor.
Her iki toplumdaki hareketler yakından takip edilirse, aslında iktidardaki sağ güçlerin gün geçtikçe bölünmeyi pekiştirdiklerini rahatlıkla görebiliriz. Ne de olsa toplumlar arası kargaşanın başladığı günden bugüne kadar hayalleri buydu. Milliyetçi çatışmaların getirdiği felaketlere rağmen, her türlü suçu içeren bir menüyle -cinayetler, tecavüzler, silahlı çatışmalar, savaş, göçmenlik, işgal- bir yandan ENOSİS diğer yandan Taksim hedeflerinden asla vazgeçmediler. Zaman onların düşmanı değildi. Eğitimi kontrol ediyorlar ve nefretle ve yarı gerçeklerle dolu tarihi anlatıyla birlikte gelecek nesilleri kirletmeye devam ediyorlar.
Bugünlere kadar geldik, ancak ne projeler ne de söylemler değişti… Belki de tek fark, Kıbrıslı Rumların da artık, bölünmenin sadece karşı tarafın bir politikası olmadığını anlamaya başlamış olmalarıdır. Tıpkı Kıbrıslı Türklerin, Tassos Papadopulos’un Annan Planı’na destek verenlere orta parmağını kaldırmasıyla ve statükoyu korumayı başarmasıyla fark ettikleri gibi... Dümende hangi lider olursa olsun, bölünme siyaseti her zaman Kıbrıslı milliyetçilerin yol gösterici çizgisi olmuştur.
Anastasiadis, Mevlüt Çavuşoğlu’na, Başpiskopos Hrisostomos’a ve gazeteci Andreas Parashos’a, iki devlet politikasını ileri götürdüğünü söyledi. Daha sonra hepsini yalancılıkla suçladı. En azından Tatar ve Türkiye, iki devletten başka bir şey görüşmediklerini kabul ediyorlar. Kapalı Maraş şehrini de açıp BM’nin tüm kararlarını cehennemin dibine gönderdiler. Özür dilemeden, amaçlarını gerçekleştirmek için amansızca ilerliyorlar. Geçtiğimiz günlerde Türk askerleri, bunca zaman Denia bölgesinde sorunsuz bir şekilde koyunlarını otlatan bir çobanı taşladılar, ardından da ajan 007, Andrea Soutziis tutuklandı. Bunlar tesadüf müdür? Acaba barikatlarda bir yerde “telsiz ve harita kullanmak yasaktır” yazan bir tabela var mıdır? Gerçek casusların nasıl kullanılacağını bildiği ve harita üzerinde hiçbir şey işaretlemeye gerek duymadığı Google maps’ın olduğu bir çağından bahsediyoruz. Uydular ve casus kamyonetler var ama Kıbrıs Rum istihbaratı Andreas Soutziis’i askeri bölgeleri işaretlemeye gönderdi.
Nikos Anastasiadis, iki devletli bir çözüm istediğini kabul etmese de, bir yandan Güven Artırıcı Önlemlerle ilgili öneriler yaparken, diğer yandan İsrail’den kameralarla ve dikenli teller örerek silahlı korumalarla Ara Bölgeyi idare ediyor. Göçmen akışını kontrol etme bahanesiyle aslında iki toplum arasına bir duvar örüyor. Binlerce değil, milyonlarca Euro’luk bir yatırımdan bahsediyoruz. Geçici önlemler için milyonları çöpe atmazsın… Silaha sarılıp adayı bölenlerin yeniden birleşme çözümünü istemeleri mantıklı olmazdı. Geçmişleriyle tutarlı olmayacaklardı.
Çıplak gerçek, geçici olanın, yıllar içinde kural olarak yerleşmiş olmasıdır. Gerçek bir çözüm olmadığı sürece düşmanlar olacaktır. Barış içinde bir arada yaşamayı ve tarihi gerçeği arayanlar, hain casuslar ve Devletin düşmanları olarak damgalanacaklar... Bu, bölünme anlamına gelecek...
Tony Angastiniotis